Bilinçdışını anlamak

 BİLİNÇDIŞI

Türkçede bilinçaltı diye kullanmaya alışık olduğumuz kelime son zamanlarda bilinçdışı olarak kullanılmaya başlamıştır. Uzun bir dönem bilinçdışı kavramının Freud'un özgün bir keşfi olduğu iddia edilip, okutulmuştur. Günümüzde sadece kavramın değil Freud'un verdiği  içeriğin de daha ziyade Nietzsche ve Shopenhauer'den alındığı ortaya çıkmıştır ama hala daha biliçdışı Freud'un büyük keşfi olarak üniversitelerde okutulmaktadır.

https://archive.org/details/philosophiedesun00hart

Bilinçdışı’nın psikanalizin özgün yanını oluşturduğu, döneminin felsefi ve psikolojik bakış açılarından bir ‘’kopuş’’ olduğunu hala iddia edenler vardır. Descartes, Liebniz, Pascal, Spinoza, Schelling, Schopenhauer, Nietzsche, bilinçdışını, insan psişizmin aklın yakalayamadığı, onun alanının dışında bir fenomen olarak düşünürler. Freud’un ayırıcı özelliğinin şu veya bu olduğunu iddia edenler, hiçbir  zaman bunun neyle ve nasıl olduğunu detaylandırma, açıklama çabasını göstermemişlerdir.   

Dokuz bin sayfalık bütün eserlerinde, Freud, hiçbir zaman bilinçdışını açık bir şekilde tanımlamamıştır.  Freud, kendini Darvin ve Kopernik’e eşdeğer bir bilim adamı olarak sunmayı sevse de dünya görüşü ve idealleri dar, kanıtlama ve akıl yürütme yöntemi, kendinden hareket edip kendini referans göstermekten başka bir şey olmayan bir düşünür olmaktan öteye gidememiştir. Eysenck için Freud’un psikiyatriye en büyük katkısı onu 50 yıl geriye atmaktır.

   

Freud bilinçdışını, psikanalizin, ‘’aktarım’’ ve ‘’direnç’’ gibi en özgün özelliklerinden biri olarak sunmaz. Bilinçdışı Freud için, bastırılmış arzulara denk gelir, gerçek diye kabul edilen bir metafiziktir,  immateryaldır. Doğrudan bir deneyimin konusu olamaz. Ölümsüzdür, sonsuzdur ve herhangi bir yerde bulunamaz. Ret edilemez. Kontrol edilemez ve öngörülemez. Ancak varlığı kabul edildiğinde, bir takım görüngüler onun delili haline gelir.  

Bilinçdışı düşüncesi, modern bireyin ortaya çıkışından önce büyülü  düşünceyle, yani insan hayatının gizil, ezeli, ebedi, dünyamızı biçimlendirmeye muktedir ve enerji, güç sahibi öğelerce idare edildiği düşüncesiyle ilişkilidir. Efsanevi, büyülü bir dünyada yaşayan insanların bazen hayranlıklarını bazen korkularını dile getirdikleri bu düşünce, hayatlarının devamına yönelik farazi ve gerçek tehditlerin toplumsal bir şekilde savuşturulmasına yöneliktir. Freudçü bilinçdışı kavramının diğer esaslı önermelerinin; ‘’Herkes’’in –kadınlar o zamanlar kimseden sayılmadığından- bastırılan temel dürtüsünün ezelden beri ve ebedi olarak babasını öldürüp annesine sahip olmak olduğu gibi önermelerinin hiç birine katılmayacak, kabullenmeyecek insanlar tarafından kolayca kabul edilebilmesinin bir nedeni de bu düşüncedir. Bir başka neden, bedeni yok, kıymetsiz sayan dinsel düşünce biçimleridir. Şüphesiz, herkesin, hafızasının ve limbik sinir sisteminin gündelik olarak yaşattığı, kendimize ilişkin her şeyinde bilinçli olarak elimizde olmadığını gösteren deneyimleri, genellikle bilinçaltı, bilinçdışı kavramlarının kolaylıkla benimsenmesinin sebebidir. Bir bakıma bilinçdışı herkes için karanlık güçlere işaret etmektedir. O güçler istemeden yaptığımız, yapıp da pişman olduğumuz ya da yapmayıp üzüldüğümüz çok şeyin açıklamasıdır.

 

 Bir şeyin açıklanması, nedeni birçok şeyin hatta her şeyin açıklaması, nedeni haline gelince o sabit bir fikre, boş inanca dönüşür. Bilinçaltı ve bilinçdışı kavramlarının başına gelen de budur.

 

Bilinçdışının kavramının tarihi üzerine bin beş yüz sayfalık bir çalışma yapan Ellenberger’in aktardığı  Pierre Janet’in bir deyişiyle bitirelim.
 
‘’ Bilinç alanının daralması olarak adlandırdığım şeye Freud bastırma (refoulement) diyor.’’
 

                                                      

1."La mythologie de la thérapie en profondeur." de Jacques Van Rillaer dans "Le livre noir de la psychanalyse. Vivre penser et aller mieux sans Freud." éditions les arènes, Paris,2005

2. Henri Frédéric Ellenberger, Histoire de la découverte de l’inconscient

 


Yorumlar - Yorum Yaz